Pazar, Aralık 14, 2025
Sağlık Haberleri

Kalori hesabı tarihe karışıyor

Sağlıklı beslenmek ve fit bir görünüme sahip olmak isteyenler, yeni yılın gelmesiyle daha kararlı bir hale bürünüyor. İşte bu noktada yeni yılın beslenme alışkanlıkları hakkında detaylı bilgi veren Medicana Sağlık Grubu Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Diyetisyen Seda Uşarer, “Rengarenk sofralara hazır olun. Sağlıklı beslenmek, kalori hesabı yapmaktan ibaret olmayacak. Bağırsak mikrobiyotasından sürdürülebilir tarıma, işlenmiş gıdalardan fonksiyonel besinlere, ruh sağlığından kişiye özel diyetlere kadar birçok konu yeni yılda gündemimizde olacak.” dedi.

Beslenme alışkanlıkları; ekonomik ve çevresel nedenlerle değişime uğruyor. İnsanların temiz içerikli ve sağlıklı gıda arayışı tabakların değişimine neden oluyor. Yeni yılla birlikte sağlıklı ve dengeli bir hayata adım atmak isteyenler de öncelikle diyet listelerini eline alıyor ve beslenme alışkanlıklarına bir düzen getirmeye çalışıyor. Bu noktada 2026’da sofraların renginin de bambaşka olacağını ifade eden Medicana International İzmir Hastanesi Beslenme ve Diyetisyen Seda Uşarer, “Artan gıda fiyatları, sağlık kaygıları, çevresel sorunlar ve bilimsel araştırmalar. Tüm bu faktörler 2026’ya girerken beslenme alışkanlıklarını hiç olmadığı kadar hızlı değiştiriyor. Eskiden diyet denince akla yalnızca kalori hesabı gelirken, artık konu çok daha geniş bir çerçevede ele alınıyor. Bağırsak mikrobiyotasından sürdürülebilir tarıma, işlenmiş gıdalardan fonksiyonel besinlere, ruh sağlığından kişiye özel diyetlere kadar. Kısacası, tabaklar değişiyor.” ifadeleri kullandı.

Genç kuşağın tercihi sürdürülebilirlik

Bitkisel ağırlıklı beslenmenin giderek yaygınlaştığına dikkat çeken Uşarer şöyle konuştu: “Bitkisel ağırlıklı beslenme artık yalnızca veganların veya sağlıklı yaşam meraklılarının ilgisini çeken bir trend değil, geniş toplum kesimlerinin benimsediği bir yaklaşım. Bunun başlıca sebebi, bilimsel araştırmaların bitkisel beslenmenin sağlığa olan faydalarını çok daha güçlü bir biçimde ortaya koyması. Lif açısından zengin gıdalar; sebzeler, meyveler, tam tahıllar, baklagiller bağırsak bakterileri için adeta bir ‘mücadele dostu’ niteliğinde. Lif tüketiminin artmasıyla; bağışıklık güçlenmesi, daha iyi sindirim, daha dengeli kan şekeri, uzun vadede kalp-damar hastalıklarının azalması gibi etkiler sağlıyor. Ayrıca bitkisel beslenme çevresel etkileri açısından da öne çıkıyor. Su tüketimi, karbon ayak izi, tarım alanlarının kullanımı gibi konularda et ağırlıklı diyetlere göre çok daha sürdürülebilir olması, özellikle genç kuşağın seçimlerini ciddi şekilde etkiliyor.”

Bitkisel ağırlıklı beslenmenin 2026 yılının yeni trendini belirleyeceğini ve bu nedenle yeni yılda en çok duyulacak kavramın ‘bitkisel ağırlıklı ama esnek beslenme’ olacağını söyleyen Uşarer, “Yani, kimisi tamamen vegan olurken, kimisi sadece et tüketimini azaltıyor ama herkes sofrayı daha renkli, daha lifli ve daha çeşitli hale getiriyor” diye ekledi.

Geleneksel gıdaların kıymeti artıyor

Tüketicilerin işlenmiş gıdalara karşı daha dikkatli olduğunun altını çizen Uşarer, sözlerine şöyle devam etti: “2026’da tüketici davranışları işlenmiş gıdalara karşı da değişiyor. İnsanlar artık yalnızca ‘Kalorisi ne kadar’ sorusunu sormuyor. ‘Temiz içerikli mi? Raf ömrü ne kadar? İçinde gerçek gıdalar var mı? Bu ürün bağırsak sağlığını nasıl etkiler?’ gibi sorular daha sık soruluyor. Ev yapımı yoğurt, evde hazırlanan granola, katkısız fırın ürünleri ve temiz içerikli ürünler daha fazla tercih ediliyor. Birçok kişi artık paketli ürün alışverişinde birkaç saniye durup etiketi okuyor. Markaya güvenme algısı değişiyor, artık tüketici içeriğe güvenmeyi tercih ediyor. Öte yandan bilim dünyası yıllar sonra yoğurt, şalgam suyu, tarhana, turşu gibi geleneksel fermente gıdaların kıymetini daha çok bilmeye başladı. Probiyotik içeren fermente gıdalar, bağırsak duvarını güçlendiriyor, şişkinlik ve sindirim şikayetlerini azaltıyor, bağışıklık sistemini aktif tutuyor, bazı vitaminlerin emilimini artırıyor. Dünyada son birkaç yıldır bağırsak sağlığı, neredeyse her sağlık tartışmasının merkezinde. Bağırsak-beyin aksı kavramı, stres yönetimi ve ruh sağlığı açısından da önemli yer teşkil ediyor. Hatta bazı araştırmalar, bağırsak mikrobiyotası düzenli olan insanların stres karşısında daha dayanıklı olabildiğini gösteriyor. Bu nedenle 2026’nın en çok konuşulan konularından biri; mikrobiyomu destekleyici beslenme modeli olacak.”

Sıradışı diyetler değil, uzun vadeli denge önem kazanıyor

Yaygın olarak uygulanan ketojenik diyet, aralıklı oruç veya karbonhidratı kesmek gibi uygulamaların herkese aynı oranda iyi gelmediğinin anlaşıldığını aktaran Uşarer, “Her bedenin çalışma şekli farklı. Kimisi sabah kahvaltısını atladığında gayet iyi hissederken, kimi öğlene kadar titreme ve baş ağrısı yaşayabilir. Genetik farklılıklar, hormon dengesi, bağırsak florası, stres düzeyi, fiziksel aktivite, metabolik kapasite. Bunların hepsi kişilerin aynı besine vereceği yanıtı değiştiriyor. 2025’te beslenme danışmanlığında en çok duyulan cümle şu oldu. Sana iyi gelen, başkasına iyi gelmeyebilir. Bu nedenle kişiye özel yaklaşım güç kazanıyor. Parmak izi gibi kişiye özgü beslenme planları, bağırsak mikrobiyota analizi, kişisel glukoz yanıtı ölçümü, genetik testler henüz yaygın ve ekonomik olmasa da geleceğin beslenme anlayışının temelini oluşturuyor” ifadelerini kullandı. Öte yandan popüler diyetlerin ciddi riskler sebep olabileceğini söyleyen Uşarer, “Birçok kişi bu diyetlere hızlı kilo vermek için başlıyor. Ama sürdürülebilir olmayan bir yola girebiliyorlar. Yoyo etkisi, hormon dengesi bozulması, vitamin-mineral eksikleri gibi olumsuz sonuçlarla karşılaşabiliyorlar. Bu nedenle 2026’nın bir diğer beslenme yaklaşımı da ‘kısa vadeli sıradışı diyet değil; uzun vadeli denge’ olacaktır” açıklamasında bulundu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir