Pazar, Aralık 22, 2024
Eğtim Haberleri

Emekli akademisyenden İngilizce öğretiminde yeni yöntem

İzmir’de yaşayan emekli Öğretim Görevlisi Caner Bilgin, İngilizce konuşabilmeyi kolaylaştırmak için “CB İngilizce Öğretim Metodu’nu” geliştirdi. Bu yöntem ile 40 dakikalık derste bir öğrencinin en az 50 ile 100 defa konuşma şansı bulduğunu belirten Bilgin, “Bu aslında dil öğretiminde rekordur” dedi.

İzmir’de yaşayan Ege Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulundan emekli öğretim görevlisi ve yazar Caner Bilgin, öğrencilerinin İngilizce konuşamaması üzerine yeni öğrenme yöntemi olarak ‘CB İngilizce Öğretim Metodu’nu geliştirdi. 20 yıl önce üzerinde çalışmaya başladığı yöntemi çeşitli kişi ve gruplar üzerinde deneyen Bilgin, çalışmaları sonucunda 40 dakikalık derste bir öğrencinin, en az 50 ile 100 defa konuşma şansı yakaladığını tespit etti. Bilgin şimdi ise geliştirdiği yöntemi daha çok kişiye duyurup, hem İngilizce’nin öğrenilmesini kolaylaştırmak hem de bunun bir sorun olarak görülmekten çıkmasını sağlamak istiyor.

“Aklıma gelen her yeni fikri test ettim”

40 yılı aşkın öğretmenliği sırasında öğrencilerinin İngilizce konuşamaması, kendisini yeni yöntem arayışına sürüklediğini anlatan Caner Bilgin, “Sürekli olarak aklıma yeni şeyler geldi. Her yeni fikri uygulayıp test etmek istedim. Ancak problemin hala çözülmediğini gördüm. Problemler için hep çözüm aradım ve yıllarca test ettim. Bir başka problem çıktı. Onu uyguladım. Her çözüm yeni tecrübeleri doğurdu. İlk bu yöntemin ortaya çıkması, yabancı dilin öğrenilmesinin ne olduğuyla ilgili oldu. Dil, öğretmenler için sistemli alışkanlıkların tümüdür. Bu tarif beni doğru yola itti. Sistem derken, kurallar, kaideler; alışkanlık derken de onun sürekli yapılarak öğrenimidir. Öğrencinin sürekli konuşturabilmenin yollarını aramak lazım olduğunu düşündüm. Günümüzde 40 dakikalık bir derste öğrencilerin üç, beş defa konuşabilme şansı bulması dili öğretmeye yetmiyordu” diye konuştu.

“Bilinmeyen bir dil oluşturdum”

Bütün çalışmalarının ‘öğrencileri daha çok konuşturmaya nasıl yönlendirebilirim?’ sorusu doğrultusunda olduğuna dikkat çeken Bilgin, şunları kaydetti: “Bu sefer derslerde ben pasif hale geçmeye çalıştım. Bu yöntem güzel geldi. Öğrencileri daha aktif hale getirebilmek benim tek amacım oldu. En sonunda da demo program hazırladım. Burada hiç bilinmeyen bir dil oluşturdum. Bunu oluşturmamın sebebi de bu yöntemi herkese uygulayabilmek içindi. Bu farkları gösterebilmek istedim. Nesnelere anlamsız isimler verdim. O anlamsız olan isimleri cümlelerde kullandırmaya çalıştım. En sonunda da 4 dakikalık demo programda belirli kelimeleri öğretmenin nasıl olacağı, karşıdaki kişilerin nasıl konuşturulacağını düşünerek sürekli olarak uyguladım. 4 dakika içerisinde herkesin, en az 30 defa konuşma şansı yakaladığını gördüm. Bu aslında dil öğretiminde bir dünya rekorudur. Öğrenciler 40 dakikada en az 50 ile 100 defa konuşma fırsatı bulabilecek. Bu da bir dünya rekorudur. Bu benim geliştirdiğim yöntemle mümkün.”

Kongre ve konferanslara katılıp çalışması hakkında bilgi verdi

2007 yılında çalışmalara ağırlık vermek için üniversiteden emekliye ayrıldığını söyleyen Caner Bilgin, “Üniversitelerde kongrelere katıldım, çeşitli ilçelerde konferanslar verdim. Bu metodu her yaş grubundan kişilere uyguladım. Tek kişiye birebir uyguladım. 3-5 kişilik gruplar halinde de uyguladım. En son bir okulda deneme yaptık. 3 sınıfı bir araya topladık. Onlara İngilizce dersi verdim ve bu metodun işe yaradığını gördüm. 75 kişi bir anda İngilizce dersi alabildi ve sınıfta konuşabildiklerinden daha fazla konuşma şansı yakaladılar” açıklamalarında bulundu.

“Türkiye dil öğrenim merkezi haline gelebilir”

Bu metotla Türkiye’nin dil öğrenim merkezi haline gelebileceğine işaret eden Bilgin, Turizm alanında sezon dışında otellerin dil öğrenme merkezleri olarak kullanılabileceğini, böylelikle turizmde çeşitlenmenin sağlanmış olacağını söyledi.

“Kanayan yaramızın çözümü var”

Bu süreçte yaşadığı zorluklardan bahseden Caner Bilgin, kişilerin defalarca denemiş olmalarına, çeşitli kurslara gitmelerine, okullarda eğitim almalarına rağmen dil öğrenemedikleri için karamsarlıklarının olduğunu söyledi. Bu durumun kendisini anlatabilme adına dezavantaj olduğunu ifade eden Bilgin, sözlerine şunları ekledi:

“Böyle bir yöntem geliştirdim dediğimde karşımdaki kişileri masaya oturtuncaya kadar inandırmak mümkün olmuyor. Ama yöntemi gördüklerinde buna inanıyorlar. Bu metodu yetkili kişilere ulaştırmakta da zorlanıyorum. Onların bana inanmalarını sağlamakta güçlük çekiyorum. Bu nedenle yetkililere seslenmek istiyorum. Artık kanayan yaramızın çözümü var diyorum. Onlara da sunumlar yapabilirim.”

Geliştirdiği metodun özelliklerine değinen Bilgin, son olarak şöyle konuştu:

“Öğrenen kişi utanmadan derse katılabilir, derste konuşurken heyecanlanmaz. Ayrıca kelime ezberlemek zorunda kalmaz, ‘yabancı dil öğrenme yeteneğim yok, öğrenemem’, ‘benim geçmişten çok eksiklerim var’, ‘benim yaşım dil öğrenmek için uygun değil’ diyemez. İlk derste bile öğrendiği yabancı dilde düşünmeye başlar. Yöntemim, dinleme, yazma alışkanlıkları ve okuma alıştırmaları yaparken konuşturan farklı ve eşsiz bir algoritma ile hazırlanmıştır.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir