Doç. Dr. Öztaşkın, Olimpos Antik Kenti kazı çalışmalarını anlattı
İzmir’de Ege Üniversitesi (EÜ) Etnografya Müzesi’nde, Olimpos Antik Kenti’nin tarihi süreci ve kazı çalışmaları hakkında bilgilendirme yapıldı. Olimpos Antik Kenti Kazı Başkanı Doç. Dr. Gökçen Kurtuluş Öztaşkın, buluntular üzerinde detaylı ve kapsamlı çalışmaların devam ettiğini söyledi.
EÜ Etnografya Müzesi tarafından düzenlenen ‘Müze Söyleşileri’ kapsamında ‘Olimpos Antik Kenti’ söyleşisi gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü Etnografya Müzesi Müdürü Doç. Dr. Dilek Maktal Canko’nun üstlendiği programa, konuşmacı olarak Olimpos Antik Kenti Kazı Başkanı Doç. Dr. Gökçen Kurtuluş Öztaşkın katıldı.
“Çeşitli söyleşi ve atölyeler düzenliyoruz”
Söyleşinin açılış konuşmasında müzenin eğitim etkinliklerine dair bilgiler veren Doç. Dr. Dilek Maktal Canko, “Etnografya Müzesi olarak eğitim etkinliklerine önem veriyoruz. Müze söyleşileri kapsamında çeşitli konularda söyleşiler ve atölyeler düzenliyoruz. Bununla birlikte sergilerimizi de gerçekleştiriyoruz” diye konuştu.
“Olimpos geniş bir hinterlanda sahipti”
Konuşmasında Olimpos’un tarihi süreci hakkında bilgilendirme yapan Doç. Dr. Gökçen Kurtuluş Öztaşkın ise şunları kaydetti: “Kent, Anadolu’nun güney batısında, Antalya’nın doğu ve batı sınırlarında kalıyor. Ama Olimpos Kenti’nin kurulduğu alan Likya bölgesinin hemen hemen doğusundaki alanlardan bir tanesi. Kentin, özellikle yazılı kaynaklardan Helenistik dönemde kurulduğunu varsayıyoruz. Strabon kenti, Likya bölgesinin 6 büyük kenti arasında sayıyor. Xanthos, Patara gibi kentlerin yanında Olimpos’un kent çekirdeği küçük bir yerleşim alanı. Ancak kentin neden bu kadar güçlü olduğunu bizlere yazıtlar söylüyor. Çevresinde başka yerleşim yerleri olmasına rağmen Olimpos’un oldukça geniş bir hinterlandı var, bu anlamda egemenlik alanı çok geniş. Bu da kentin gücünü ve zenginliğini getiriyor. Limana taşınan ürünler çok fazla, bu nedenle Helenistik dönemden itibaren de zengin, kuvvetli güçlü bir kent olarak anılmış. Kentin sıkışık, küçük bir kent merkezi oluşunda ise coğrafya çok belirleyici çünkü yerleşim, kuzey ve güneyinde hızla yükselen dik yamaçların arasında kalıyor. Kent merkezinin geniş bir alanı yok ancak hinterlandıyla beraber düşünüldüğünde döneminin kuvvetli, önde gelen kentlerinden bir tanesi.”
“Çalışmalarımızda önceliğimizi Piskoposluk Sarayı’na verdik”
Olimpos Antik Kenti kazı çalışmalarında elde edilen veriler ile ilgili de bilgi veren Doç. Dr. Öztaşkın, “Burada gerçekleştirilen arkeolojik kazı çalışmalarının temel amacı, kentin iki evresi olan hem Roma hem Bizans evrelerine ilişkin verileri mümkün olduğunca elde edebilmek. Dolayısıyla biz iki alanda çalışıyoruz. Roma döneminde tapınak alanı olarak bilinen B yapı kompleksleri ve tapınak alanı. Her ikisinin üzerinde de erken Bizans döneminde büyük boyutlu anıtsal kiliseler inşa edilmiş. Kentin Bizans dönemindeki dokusuna dair, Tapınak Alanı ve B Yapısı gibi mevcut Roma’nın yapıları tekrar kullanılırken bazı alanlarda yeniden imara açılıyor. Özellikle Metropol Caddesi olarak isimlendirdiğimiz bazı mezar anıtlarının bulunduğu alan, sivil bir dokuya dönüşüyor. Çalışmalarımızda önceliğimizi Piskoposluk Sarayı’na verdik. Çünkü Roma döneminden veri elde etmeye, ‘Bizans döneminin anıtsal yapısında neler var?’ diye bakmaya, Roma’dan Bizans’a neyi nasıl dönüştürdükleri konuları hakkında bilgiler elde etmeye çalışıyoruz” diye konuştu.
Doç. Dr. Öztaşkın, buluntular üzerinde detaylı ve kapsamlı çalışmalarının devam ettiğini ifade etti.
Söyleşinin ardından katılımcıların sorularını yanıtlayan Doç. Dr. Öztaşkın’a, Doç. Dr. Dilek Maktal Canko tarafından ‘teşekkür belgesi’ takdim edildi. Etkinliğe, akademisyenler ve öğrenciler katılım gösterdi.